FATİH PROJESİ*
Milli Eğitim Bakanlığımız,bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim sürecinin temel araçlarından biri olması ve öğrencilerin,öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanabilmesini gerçekleştirebilmek için yıllardır çok yoğun bir çaba harcamaktadır.
İlerleyen yaşınıza rağmen performansından bir şey kaybetmemiş bir beyin ve güçlü bir zihin…. Sizce hayal mi? Doksanlı yılların başlarına dek bilim adamları da bu konuda bir seçme şansı bulunduğunu düşünmüyorlardı. Şu gerçeği zaten biliyorlardı: İnsanoğlu doğarken 100 milyar beyin hücresine sahip, ancak her gün bunların 100 bini ölüyor.
Yakın geçmişte Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılmış olan bir çalışmadan alınan sonuçlara göre, Sağlıklı bir beyin kendini yenileyebiliyor. Bizim beynimiz için yapabileceğimiz, yapmakla yükümlü olduğumuz şeyler de var. Beyninizin yaşlanmasını durdurmanın dışında, hasarları tamir edebilirsiniz. Kognitif nitelikli çalışmalarda bulunan ve “Kişinin Beyni İçin El Kitabı (The Owner’s Manual for the Brain)” isimli kitabın yazarı Prof. Dr. Pierce J.Howard, “Aklımızı geliştirmek daha güçlü bir hafızaya sahip olmak için beden ve zihin sağlığımızı korumamız gerekiyor” diyerek sağlıklı bir yaşam tarzının önemine dikkat çekiyor. Yani beyin geliştiren oyunlar ve zihni besleyen besinlerle yaşlanan ve yavaşlamaya mahkum olan beyninizi yeniden harekete geçirebilirsiniz, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Akıllı Stratejiler
“Beyin Ömrü (Brian Longevity)” ismili Kitabın yazarı ve Amerikan Alzheimer Önleme Vakfı (Alzheimer’s Prevention Foundation) Başkanı Dharma Singh Khalsa; doğru ve dengeli beslenerek, stresi hayatımızdan uzaklaştırarak ve zihnimizi daima aktif tutarak beyin kimyasallarım düzenleyebileceğimizi belirtiyor. Uzmanlarsa bu kapsamda çeşitli önerilerde bulunuyor.
Sağlam bir beyne ve iyi bir hafızaya sahip olmak için kitaplara muhtaç değilsiniz. Yapmamz gereken tek şey, önerdiğimiz doğal ve pratik metodları hay ata geçirmek.
Aşağıdaki stratejileri sağlıklı yaşam alışkanlıkları olarak benimsediğiniz taktirde, beyninizin performanısını geliştirebilir ve güçlü bir belleğe sahip olabilirsiniz:
ADANA
Pamuk ( Beyaz altın ), Adana Kebabı, Çukurova, Anavarza Kalesi, Misis Antik Kenti, Tekir Yaylası, Yaşar Kemal, Sakıp Sabancı
ADIYAMAN
Nemrut Dağı, Besni Üzümü, Pirin-Gümüşkaya Mağaraları, Kahta Çayı
Önce aşağıdaki resme bakıp bir şekil seçin numaraya aşağıdaki yazıyı takip edin ve testinizi çözün.
Adrese dayalı nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 2011 yılında 74 milyon 724 bin 269 kişi oldu.
2011 yılında Türkiye’de ikamet eden nüfus bir önceki yıla göre 1.001.281 kişi arttı. Nüfusun yüzde 50,2′sini (37.532.954 kişi) erkekler, yüzde 49,8′ini (37.191.315 kişi) ise kadınlar oluşturdu.
Çince Dünyada en çok konuşulan dildir.
Çince’yi 1.300.000.000 insan konuşmaktadır.
Dünya dili olarak bilinen İngilizce 2.sırada yer almakta..
Kitaplarla içli dışlı olan hemen herkes bilir ki, bazı kitapları okumak zordur hakikaten. Üslubun veya metaforların altından kalkamazsınız, olay örgüsünün ustalığı veya savrukluğu karşısında ne yapacağınızı kestiremezsiniz bir türlü. Dolayısıyla, ‘zor okunuyor’ anlaşılır bir niteleme olarak geçer kayıtlara. Oysa, herhangi bir kitabın neredeyse 500 yıldır okunamaması inanılır gibi değil. Hele dünyanın en önemli din bilginleri, büyücüleri ve kriptoloji uzmanları da işin içine dahil olduğu halde hâlâ sırrrın çözülümemesi son derece çarpıcı.
Yazan da meçhul
Sezin Öney 18 Ağustos tarihli Taraf Gazetesi’ndeki köşesinde yazdı kitabın hikayesini. ‘MS 408’ ismiyle Yale Üniversitesi’nin Beinecke Ender Kitaplar ve Belgeler Kütüphanesi’nde sırrının çözülmesini bekleyen bu kitap, bugüne kadar okunamayan tek kitap olma gibi akıllara durgunluk veren bir özellik taşıyor. Kitabı kimin yazdığı, hangi amaçla yazdığı ve kullandığı dilin nasıl bir dil olduğu da bilinmiyor. Bilinen, MS 408’in ilk kez 15-16. yüzyılda ortaya çıktığı ve Bohemya Kralı İkinci Rudolf’un kitabın ilk sahibi olduğu.
Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında Athletic Bilbao ile deplasmanda golsüz berabere kalan Trabzonspor’da, kaleci Tolga Zengin hem yaptığı müthiş kurtarışlarla hemde son anlarda sergilediği örnek tavırla geceye damgasını vurdu.
Karşılaşma boyunca İspanyol taraftarlar tarafından sürekli taciz edilerek yabancı cisimlere maruz kalan deneyimli kaleci, konsantrasyonunu hiç bozmadı ve kalesinde devleşerek ‘gemisini kurtaran kaptan’ oldu.
Ölümünden iki yıl önce babam kendi yazıları, el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdi bana. Her zamanki şakacı, alaycı havasını takınarak, kendisinden sonra, yani ölümünden sonra onları okumamı istediğini söyleyiverdi.
“Bir bak bakalım,” dedi hafifçe utanarak, “işe yarar bir şey var mı içlerinde. Belki benden sonra seçer, yayımlarsın.”